Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

1500lerde Ýngiltere

Nereden Yazdırıldığı: Bilginin Adresi
Kategori: Off-Topic
Forum Adı: Geyik Muhabbet Ve Komedi
Forum Tanımlaması: Geyik adýna ne varsa,sohbet,muhabbet buraya
URL: https://www.bilgineferi.com/forum/forum_posts.asp?TID=2568
Tarih: 02-05-2024 Saat 23:11


Konu: 1500lerde Ýngiltere
Mesajı Yazan: çaðýltay
Konu: 1500lerde Ýngiltere
Mesaj Tarihi: 24-02-2007 Saat 00:14
 

1500´lerde Ýngiltere

Bir dahaki sefer ellerinizi yýkarken suyun sýcaklýðý tam istediðiniz gibi deðilse eskiden Ýngiltere’de bu iþlerin nasýl yapýldýðýný düþünün.

1500´lerde Ýngilterede iþler þöyle yapýlýyordu:

Ýnsanlarýn çoðu Haziranda evleniyordu Çünkü senelik banyolarýný Mayýs ayýnda yapýyorlar, Haziranda hala çok kötü kokmuyorlardý. Ama yine de kokmaya baþladýklarý için gelinler vücutlarýndan çýkan kokuyu bastýrmak amacýyla ellerinde bir buket çiçek taþýyordu.

Banyolar içi sýcak suyla doldurulmuþ büyük bir fýçýdan meydana geliyordu. Evin erkeði temiz suyla yýkanma imtiyazýna sahipti. Ondan sonra oðullarý ve diðer erkekler, daha sonra kadýnlar, sonra çocuklar ve en son olarak da bebekler ayný suda yýkanýyordu. Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki içinde gerçekten bir þeyleri kaybetmek mümkündü. Ingilizcedeki banyo suyuyla birlikte bebeði de atmayýn? (Don´t throw the baby out with the bath water) deyimi buradan gelmektedir.

Evlerin çatýlarý üst üste yýðýlmýþ kamýþtan yapýlýyor, kamýþlarýn altýnda tahta bulunmuyordu. Burasý hayvanlarýn ýsýnabilecekleri tek yer olduðu için bütün kediler, köpekler ve diðer küçük hayvanlar (fareler, böcekler) çatýda yaþýyordu. Yaðmur yaðdýðý zaman çatý kayganlaþýyor ve bazen hayvanlar kayarak çatýdan aþaðý düþüyordu. Ýngilizcedeki kedi-köpek yaðýyor (It´s raining cats and dogs) deyimi buradan gelmektedir.

Yukarýdan evin içine düþen þeyleri engelleyecek hiçbir þey yoktu. Böceklerin ve buna benzer nesnelerin yataklarýn içine düþmesi büyük bir sýkýntý oluþturuyordu. Etrafýnda yüksek direkler ve üstünde örtü bulunan Ýngiliz usulü yataklar buradan gelmektedir.

Zemin topraktý. Sadece zenginlerin zemini topraktan baþka bir þeyden yapýlmýþtý. Toprak kadar fakir (dirt poor) tabiri buradan çýkmýþtýr. Zenginlerin ahþaptan yapýlmýþ zeminleri vardý. Bunlar kýþýn ýslandýðý zaman kayganlaþýyordu. Bunu önlemek için yere saman (thresh) seriyorlardý. Kýþ boyunca saman sermeye devam ediliyordu. Bir zaman geliyordu ki kapý açýlýnca saman dýþarýya taþýyordu. Buna mani olmak üzere kapýnýn altýna bir tahta parçasý konuyordu ki bunun adý "thresh hold" (saman tutan; Türkçesi "eþik") idi.

Yemek piþirme iþlemi her zaman ateþin üzerine asýlý durumdaki büyük bir kazanýn içinde yapýlýyordu. Her gün ateþ yakýlýyor ve kazana bir þeyler ilave ediliyordu. Çoðu zaman sebze yeniyor, et pek bulunmuyordu. Akþam yahni yenirse artýklar kazanda býrakýlýyor, gece boyunca soðuyan yemek ertesi gün tekrar ýsýtýlarak yenmeye devam ediliyordu. Bazen bu yahni çok uzun süre kazanda kalýyordu. Bezelye lapasý sýcak, bezelye lapasý soðuk, kazandaki bezelye lapasý dokuz günlük (peas porridge hot, peas porridge cold, peas porridge in the pot nine days old) tekerlemesinin menþei budur. Bazen domuz eti buluyorlar o zaman çok seviniyorlardý. Eve ziyaretçi gelirse domuz etlerini asarak onlara gösteriþ yapýyorlardý. Birisinin eve domuz eti getirmesi zenginlik iþaretiydi. Bu etten küçük bir parça keserek misafirleriyle oturup paylaþýyorlardý. Buna yað çiðnemek
(chew the fat) adý veriliyordu.

Parasý olanlar kalay-kurþun alaþýmýndan yapýlmýþ tabaklar alabiliyordu. Asidi yüksek olan yiyecekler kurþunu çözerek yemeðe karýþmasýna sebep oluyor, böylece gýda zehirlenmelerine ve ölüme yol açýyordu. Domatesler buna sýk sýk sebep olduðu için bunda sonraki yaklaþýk 400 yýl boyunca domateslerin zehirli olduðu düþünülmüþtü. Çoðu insanýn kalay-kurþun alaþýmýndan yapýlmýþ tabaklarý yoktu. Onun yerine tahta tabaklar kullanýyorlardý. Çoðu zaman bu tabaklar bayat ekmekten yapýlýyordu. Ekmekler o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman kullanýlabiliyordu. Bunlar hiçbir zaman yýkanmadýðý için içinde kurtlar ve küfler oluþuyordu. Kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyen insanlarýn aðýzlarýnda "tabak aðzý" (trench mouth) denen hastalýk ortaya çýkýyordu.

Ekmek itibara göre bölüþülüyordu. Ýþçiler yanýk olan alt kabuðu, aile orta kýsmý, misafirler de üst kabuðu alýrdý. Bira ve viski içmek için kurþun kadehler kullanýlýyordu. Bu bileþim insanlarý bazen birkaç gün þuursuz vaziyette tutabiliyordu. Yoldan geçen insanlar bunlarýn öldüðünü sanýp defnetmek için hazýrlýk yapýyordu. Bunlar birkaç gün süreyle mutfak masasýnýn üstüne yatýrýlýyor¸ aile etrafýna toplanýp yiyip-içerek uyanýp uyanmayacaðýna bakýyordu. Buna "uyanma" nöbeti deniyordu.

Ingiltere eski ve küçük bir yerdi, insanlar ölülerini gömecek yer bulamamaya baþlamýþtý. Bunun için mezarlarý kazýp tabutlarý çýkarýyor, kemikleri bir "kemik evi"ne götürüyor ve mezarý yeniden kullanýyorlardý. Tabutlar açýldýðýnda her 25 tabutun birinde iç tarafta kazýntý izleri olduðu görüldü. Böylece insanlarýn diri diri gömüldüðü ortaya çýktý. Buna çözüm olarak cesetlerin bileklerine bir ip baðlayýp bu ipi tabuttan dýþarýya taþýyarak bir çana baðladýlar. Bir kiþi bütün gece boyu mezarlýkta oturup zili dinlerdi. Buna mezarlýk nöbeti "graveyard shift" denirdi.

Bazýlarý zil sayesinde kurtulur ("saved by the bell") bazýlarý da "ölü zilci" (dead ringer) olurdu.

Gerçekler bunlar. Kim demiþ tarih sýkýcýdýr diye.

 




Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat